Bozdoğan, Ege Bölgesi'nde Aydın ilinin en eski ilçelerindendir. Konum olarak Nazilli İlçesinin güney batısında Nazilliye 27 km mesafededir. Halkı çiftçilik ve Hayvancılıkla uğraşmakta olup, zengindir.
İlçeye bağlı, 45 tane de Mahalle bulunmaktadır. İlçede Adnan Menderes Üniversitesi'ne bağlı Bozdoğan Meslek Yüksekokul'u da vadır.
Tarihi: Bozdoğan, ismini Adana'nın Çukurova bölgesinde yaşayan "Bozdoğan Aşireti"nden almıştır.Bu aşiret zamanında Çukurova ve çevresine yerleşen Avşar aşiretlerinden biridir.Daha sonra bazı mensupları Ege'ye, Aydın ve çevresine gönderildi.Bu yöreye gelen Bozdoğan Aşireti mensupları aşiretlerinin isimlerini verdikleri bir yerleşim yeri kurdu ve Aydınoğulları beyliği içinde yaşantılarına devam ettiler.Aydınoğulları beyliği, yıkıldıktan sonra Karamanoğulları ile kültürel ilişkiler içerisinde olduğundan(ikiside Avşar beyliği) işbirliği yaptığı için büyük bir kısmı Balkanlar'a göç ettirildi.Bu göçerlerin arasında çok miktarda Bozdoğan lıda vardı.Öyleki bu gün hala Balkanlar'da "Bozdoğan" isimli türküler vardır.
Çoğumuz Bozdoğan ın tarihini merak etmiştir. Ancak bu konuda nasıl bilgi sahibi olunacağını net olarak bilinemiyordu. Çünkü Bozdoğan hakkında çok fazla araştırma yapılan bir yer olmadığı gibi resmi devlet kayıtlarında da fazla yer almayan bir ilçemizdir. Çoğumuz kulaktan dolma bilgilere sahibiz ve birbirimize bu bilgileri aktarmaktayız. Örneğin Boz bey ve Doğan bey adlı iki beyin Bozdoğan'a ismini verdiği gibi. Ancak Bozdoğan tarihinde bu tür kişilerin izlerine rastlanmamaktadır. Bilginin yanlış olma ihtimalide yüksektir.
1997-1998 yılında Belediye Başkanı Mustafa SARIOĞLU, belediye arşivinin Bozdoğan lı bir araştırmacı tarafından incelendiğini ve bir kısım belgenin bu kişi tarafından incelenmek üzere götürüldüğünü söylemiş ve o zamandan beri bu araştırmanın sonuçlarının yayınlanmasını beklemekteydik. 1999 yılında Syn.Doç. Dr. Sabri SÜRGEVİL bu araştırmanın sonuçlarını bir kitap haline getirip yayınlamış, ancak bunu öğrenmemiz 2004 mart ayı içinde kitabın tesadüfen dikkat çekmesi sonucu gerçekleşti. İşte bu kitaptan size alıntılar yaparak, yeni bir çeşit özet yaparak Bozdoğan tarihinin bir dönemine ilişkin bilgilerin ulaşmasını sağlamaya çalışacağız.
Doç. Dr. Sabri SÜRGEVİL, "Bozdoğan 1919-1923" isimli kitabında Bozdoğan Belediyesinin bu yıllara ait karar defterini incelemiş ve bu kararlar ile birlikte yapmış olduğu geniş bir araştırma ile Bozdoğan tarihini geriye doğru da bakmaya çalışmıştır. Bizde bu vesile ile ve de değişik fotoğraflarla sizi zaman zaman sizi milli mücadele yıllarına ve o yılların Bozdoğan'ına götürmeye çalışacağız.
Örneğin o yıllarda sadece iki mahalle, Hisar ve Hıdırbaba mahallelerinin üzerine dere boyunca kurulan bir Bozdoğan olduğunu, şimdiki kültür merkezi ve sinemanın yerine belediye binasının olduğunu ve bayramların da bu meydanda kutlandığını (bunun fotoğrafları mevcuttur.), parkın üzerinde hükümet binası olduğunu, yar dibinden kanaldan su aktığını, bu su ile değirmenlerin döndüğünü, koca arığın büyük bir zahmetle nasıl kazılıp sulamanın yapıldığını, Nazilli caddesi boyunca yerleşimin geliştiğini, 250 kadar Rum vatandaşın bu bölgede yaşadığını vb. tarihi olayları hatırlamaya çalışacağız. Milli mücadele yıllarında Bozdoğan'da neler olmuş, idari yapı nasılmış, Bozdoğan'a düşman girmiş mi bunları da öğreneceğiz. Demircilerin, kunduracıların, terzilerin, bakkalların, tellalların pazarda bağırdığı bir tarihi kısaca hatırlamaya çalışacağız.
İlk Çağ Döneminde Bozdoğan;
Bozdoğan merkezine ilk yerleşim konusunda bilgi bulunmamaktadır. Ancak Akçay vadisinin her iki tarafında düzlük ve eteklerde ilk çağlardan beri yerleşmelerin bulunduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır. Harpasa (Harpasos, Arpaz, Esenköy), Neopolis (Yazıkent), Ayakösten (Kavaklı) bunların başında gelir. Kavaklı, örtülü, Körteke ve Altıntaş yakınlarında Roma ve Bizans dönemlerine tarihlenen kalıntılar bulunmaktadır. Bozdoğan merkez de ise Hisar mahallesinin de bu dönemde var olan bir yerleşim olduğunu varsayabiliriz. Çünkü mahallenin kurulu olduğu tepe(yerel deyişle Asar)üzerindeki kalıntılar ve "hisar" ismi en önemli ipuçları olarak yorumlanmaktadır. Bu mahallede kalıntılar kalmamış ise de mahallenin üst kısmına "kale" ismi verilmesi ve bir kısım kalıntılar bu iddiayı doğrulamaktadır. Bu tepedeki kalıntılar, arkeologlarca incelenir ise daha geniş bulgu ve sonuçlara ulaşılacağı düşüncesindeyim. Belediyemiz bu konuda belki bir çalışma yapabilir ve hatta beklide simgeselde olsa bir kısım sur yapılarak kaleye, ismi daha yaraşır hale getirebilir. Bu durum ilçemizin turizm potansiyelini artıracağı gibi güzel bir görünümde sağlayacaktır kanısındayım.
Hitit çağı ve sonrasında yörenin tarihi hakkında kaynaklarda bilgi bulunmamaktadır. Karya bölgesinde kalan Bozdoğan, Perslerin döneminde tüm batı Anadolu gibi Sard Satraplığına bağlı bulunuyordu. Bu dönemi Roma ve Bizans çağı izlemiştir. Roma çağında Afrodisias'ın ayrıcalıklı üstün konumu ve Harpasa'nın (Arpaz-Esenköy) piskoposluk merkezi oluşu Bozdoğan ve çevresinin bu yerlerin gölgesinde kaldığı sonucuna varmamıza neden olmaktadır. Bu döneme ilişkin kaynaklarda Bozdoğan'dan söz edilmemektedir. Bunun nedeni buranın iskan edilmemiş olması değil, seferler, yerleştirmeler, ruhani meclisler vs. için önemli merkez ve kalelerden söz edilmiş olmasıdır. Bizans döneminde tüm Menderes havzasında olduğu gibi refah ve çökme dönemleri yaşanmıştır. Tarih, coğrafya, arkeoloji vb. bilimlerle uğraşanlarca bir yörede yerleşme birimlerinin, doğal felaketler , salgın hastalıklar, savaşlar, talan, yağma, yangın, göç vb. olaylar etkisiyle tanınmayacak hale gelebildiklerini değişebildiklerini, bazı yerler tenhalaşırken bazı yerlerin yoğun bir nüfus barındırmayla karşı karşıya kaldıklarının bilindiği bir gerçektir. Bizans döneminin sonlarına doğru Bozdoğan ve çevresi hakkında vcerilen bir bilgi bunu doğrulamaktadır. "Andronıcus Paleologos (Bizans hükümdarı) zamanında Maeander (Menderes) vadisindeki şehirlerin hepsi yok olmuş …Maeander civarında Karia ve Antiocheia dahilinde her yer harap olmuştur"
Bu yazı bize çevremizdeki tarihi kent kalıntılarının bir kısmının bu dönemde tarihe karıştığı bilgisine ve sonucuna bizi götürmektedir.
Türk Dönemine Ait İlk Bilgiler
Bozdoğan ilçe merkezinin bulunduğu yerde Anadolu Türk Beylikleri döneminin başlarından itibaren bir yerleşimin bulunduğu kesindir. Tarihin her çağında, kurulduktan sonra büyükçe bir yerleşim birimi haline gelen yerler gibi Bozdoğan'da bir Pazar yeri olarak kurulmuş ve tarih sahnesinde yer almaya başlamıştır. Bu tür Pazar yerleri, kurulduktan sonra gelişimine parelel olarak zaman içinde büyüdükçe yönetsel bir merkez de olmaktadırlar. Bozdoğan bu merkez özelliğini bu dönemlerde ki diğer merkezlerle yani Arpaz, İnebolu, Amasya ve Yenipazar gibi merkezlerle paylaşmış ve ismi bu merkezlerle birlikte anılmaya başlanmıştır. Bu nedenle söz konusu diğer merkezlerin tarihinin Bozdoğan Merkezinin tarihi ile birlikte ve hatta daha önce var olduğunu söyleyebiliriz.
Tarihin her döneminde ana vadiler yani Menderes nehri vadisi gibi yerler ulaşım ve ticarette birinci derecede yer almış yerlerdir. Menderes vadisinin kuzey ve güney yönlerinde ise birinci ve ikinci derece önem taşıyan kollar oluşmuştur. Bozdoğan, güneyde kalan Akçay vadisi kolunun batı yönünde önemli bir merkez, pazaryeri ve konaklama yeri olmuştur. Karıncalı yönünden Tavas üzeri Denizli'ye ve Kavaklıdere üzerinden Muğla'ya giden yolları vardır. Menderes vadisine geçildiğin de ise İzmir veya Denizli yörelerine gidilebiliyordu. Ulaşımın kervanlarla sağlandığı bu dönemde bu yollar üzerinde irili ufaklı birçok yerleşim yeri bulunmaktaydı.
Bozdoğan tarihinin başlangıcından bu güne kadar görülen bir durum ise tarıma dayalı ürünlerin tarım alanları ve yaylalardan Bozdoğan merkeze gelmesi ve buradan büyük yerleşim merkezlerine aktarılmasıdır ve bu durum nüfusunda aynı şekilde köylerden merkeze ve merkezden de büyük yerleşim yerlerine kayması sonucunu doğurmuştur. Bizans dönemi sonlarında yani l000 yıllarından sonra Bizans'ın zayıflaması ve bölgeden çekilmeye başlaması ile oluşan boşluk, Muğla yöresinde konumlanan Menteşe Beyliği'nin yöreye gelmeye ve yerleşmeye başlamasına neden olmuştur. Diğer Türk Beyliklerininde ege yöresini ele geçirmeye başlaması ile yöre giderek bir Türk yurdu halini almıştır. Bu durumda atalarımızın büyük bir kısmının Menteşe Beyliği'nden olduğu sonucuna varabiliriz. Bu tarih akışına göre Osmanlı Beyliğinin kurulduğu l299 yıllarında Bozdoğan'ın Menteşe Beyliğine bağlı bir yerleşim merkezi olduğunu söyleyebiliriz. Aydınoğulları Beyliği'nin kurucusu Mehmed Bey'in Menteşe Bey'ine ve damadı Sasa Bey'e rakip çıkarak güçlenmesi ile yöre l300 yıllarından sonra Aydınoğulları Beyliği'nin yönetimine girmiştir. Bu dönemde Mehmed Bey, beyliğinin sınırlarını Batı Ege'ye hakim olacak şekilde ve Bozdoğan'ı da içine alacak şekilde genişletmeye başlamıştır.
Aydınoğlu Mehmed Bey ele geçirdiği yerleri oğulları arasında paylaştırma yaptığında Sultanhisar'ın Hızır Bey'e verildiğini görmekteyiz. Bozdoğan'ında bu dönemde Hızır Bey'in kontrolünde bir kale ve yerleşim yeri olması gerekir. Tarihte,yeni yerleşimlerin genellikle eski yerleşimlerin olduğu yere veya yakınına kurulduğu görülmektedir. Bu dönemde de yöresel deyişle "Asar" doğrusu ise "Hisar" olan tepe üzerinde bir kale olduğu düşünülmektedir. Bu tepe ve mahallede yapılacak kazı çalışması ve araştırma sonucunda bu kalenin izlerinin bulunacağı kanısındayız. Çünkü bir sonraki dönem yani l400'lü yıllara ilişkin kaynaklarda "Bozdoğan" adı artık görülmeye başlanmaktadır. Bu döneme ilişkin ortaya çıkartılan yazılarda ve kitaplarda Bozdoğan adı aydınoğulları Beyliği'ne bağlı bir birim olarak geçmekte ancak etrafındaki küçük yerleşim birimlerinden söz edilmemektedir.
Osmanlılar Döneminde Bozdoğan;
1400 yıllarının başından itibaren yöremizde Osmanlı egemenliğinin varlığı kesindir. Bu durum gerek o dönemi araştıran yazarların incelemelerinde gerekse Başbakanlık Osmanlı arşivinde bulunan defterlerde açıkça belli edilmektedir.
Özelikle TT 1/1 Mükerrer defteri Bozdoğan hakkında ciddi sonuçlara varılmasını sağlayan bilgiler içermektedir. Bu tapu tahrir defterleri vergilendirme açısından dönem içinde tutulmuş defterlerdir. Tapu maliklerini ve vergileri içermekte başka kısa bilgilerde vermektedir. Özetlemeye çalıştığımız Sn.Doç.Dr.Sabri Sürvegil'in kitabı, gerek bu defterin gerekse dönem yazarlarının eserlerinin ciddi bir incelemesinin sonucunda oluştuğu için bu bulgular güvenilir sonuçlardır. Bozdoğan hakkında yapılan bu incelemenin çok az ilçeye nasib olan bir olay olduğunu da belirtmek gerekir. Tarihimizi öğrenme açısından son derece şanslı bir durum olan bu kitaba göre l400 yıllarının başında yani Osmanlı padişahlarından Sultan Murad zamanında ilçemiz Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Bu dönemde ilçemizden "BAZARKÖY" olarak da söz edilmektedir. 9l hane olarak tespit edilen Bozdoğan'ın tek mahallesi vardır. Cumhuriyet(Çeltükçi)ve Eymir(Eymür) mahalleleri ise köy olarak belirtilmektedir. İlçemiz bu dönemde yörenin önemli bir yönetim ve ticaret merkezi durumundadır. İlçe yönetiminin önce Elvan oğlu SİNAN BEY olduğu sonra KARA HALİL'e verildiği Yıldırım Beyazıt zamanında Kayıoğlu AHMET PAŞA'ya Fatih Sultan Mehmet Zamanında da yani defterin tutulduğu zamanda da Hazinedar başı HADIM HAMZA PAŞA'ya verildiği ve bu kişilerce yönetildiği görülmektedir. Aynı durum çevre köyler içinde geçerlidir.
Yöredeki tarım ve hayvancılığın, buğday arpa, darı, susam, pamuk, keten, bostan arı, ağnam üretimi ve bakımı olduğu,bağ,bahçe ve sebzeciliğinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Tüm bu etkinliklerden vergi alındığı Müslüman olmayan kesimden haraç alındığı, pazardan meyhaneye, evlenmeden işlenen suçlara kadar birçok vergi olduğu ve bunların yönetimlerce tahsil edildiği, bu tahsilatlarda zaman zaman yaşanan olumsuzlukların halk ile yöneticilerin küçük veya büyük çatışmalarına neden olduğu da bir gerçektir. Bu l450 yıllarında alınan vergi yıllık 24.601 akçedir. Bu durum Bozdoğan'ın bir Pazar yeri olarak önemini de ortaya koymaktadır. Ayrıca yine defterden içki tüketiminin çok fazla olduğu da anlaşılan bir durumdur. Üskebi arığı olarak bilinen arığında bu dönem içinde yapıldığı ve yapımının nasıl olduğu defter kayıtlarına geçmiştir.
İlçemiz topraklarının bir kısmının Osmanlı Padişahlarının verdiği hükm-ü Hümayun ve beratlarla idare edildiği ve bu tür arazilerin bazılarının has ve bazılarının da küçük tımar çiftlikleri olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca vakıflara verilen araziler olduğu gibi boş arazilerde bulunmaktadır. Bu toprakların gelirini o günkü deyişle; subaşı, çeribaşı, kadı, naib, sipahi, bey vb.leri defterdeki deyiş ile "yirlermiş". Yani kendi paylarını alırlarmış.
Yine defterden anlaşıldığına göre insanlık tarihinin yerleşik hayata geçişte karşılaştığı ve halen günümüzde dahi süren, sınır, tarla, mera, otlak, su, yaylak vb. anlaşmazlıkları ve kavgaları Bozdoğan 'da da olmuş,sorunlar yöre halkı ya sorunu kendi ilkel yöntemleri ile çözmüş ya da şikayet yoluna gitmiş. Zaman zaman merkezi yöneticilerin sorunları yerinde çözmesi de gerekmiştir. Bizans ve Beylikler döneminden sonra hızla farklılaşan yöre huzur ve güvenin olduğu dönemlerde nüfus artışları ile karşılaştığı gibi,kuraklık,deprem,salgın hastalıklar ,asayişin bozulması, eşkiyanın ortaya çıkması gibi durumlarda da nüfusta azalma ve refah düzeyinin düşmesi gibi sonuçlara maruz kalmıştır.
Osmanlı arşivlerinde bulunan şikayet defterinden de Bozdoğan hakkında birçok bilgiye ulaşmak mümkün olabilmektedir.Bu defterdeki şikayetler incelendiğinde l6.l7.l8.yüzyıllarda Osmanlı Devleti'nin genel sorunlarından olan, ayaklanmalardan, yöneticilerin zulüm ve tasallutundan Bozdoğan'ın da etkilendiğini görmekteyiz. Bazen tımar ve vakıf arazilerinin bazı açıkgözlerce sahiplenilmeye çalışıldığı, sorunların İstanbul'a kadar gittiği zaman zaman sonuca da varılamadığı görülmektedir. Bu vb. sorunlar nedeni ile kaçgınlar, terk etmeler, çiftbozanlıklar görülmüştür. Bunların Aydın ilinde de yaşanması sonucunda yönetim Aydın'a geniş yetkilerle donatılmış güçlü paşalar göndermiş ve bu durum Osmanlı tarihi boyunca devam etmiştir. Bu yöneticilerin dahi zaman içinde aciz duruma düştükleri ve hakimiyeti kaybettikleri olmuştur.
17.yüzyılda geçen Evliya Çelebi seyahatnamesinde de Bozdoğan'dan "BAZARYERİ" olarak söz edilmekte ve Aydın'ın kazalarından biri olarak söz edilmektedir. İlçemiz hakkında fazla bilgi olmamakla birlikte Evliye Çelebi'nin ilçemize uğradığı da düşünülebilir
Nüfus; İlçenin nüfusu 2007 ADNKS'ye göre 36.463'tür. Bunun 9277'si ilçe merkezinde, 27.186'sı ise köylerde, mahallelerde yaşamaktadır. Nüfus İlçe merkezine bağlı 45 mahalle ve merkezdeki Cumhuriyet, Hisar, Madran, Hıdır Baba, Çarşı, Yenice, Yeni, Akçay, ve Eymir Mahallelerinde yaşamaktadır.
(Bu bilgiler kitap ve bazı yazılardan alıntıdır.) |